Ana içeriğe atla

İstanbul'da "Kentsel Dönüşüm" yok, "Rantsal Çökme" var

İstanbul'da harıl harıl Kentsel Dönüşüm adına binalar yıkılıp yenileri inşa ediliyor. Kullanılan malzemeler ve sağlamlığı açısından şu an bir şey demek zor. Deprem gösterecek elbette Müteahhitlerin güvenirliğini.

Bahçe arazisine 6+ Kat Apartman

İstanbul'da 800m2 ile 1500 m2 Arsalara eskilerde 3 - 4 katlı binalar vardı. Bunların yerine 80'lerde 6 - 8 katlık binalar inşa edildi - ve ediliyor.. Temeli %30 üzerine imar sınırlaması getirilince de "Karadeniz Uşaklarımızın"  (asıl meslekleri Duvarcı olan Müteahhit ordusu) 1. Kattan itibaren yapıların her tarafından 2m çıkmalar ile m2 alanını genişletiyorlar.

Modern Şehircilikte toplu konutu Ada bazlı İnşaat Projelerdir - onun yerine bu tip bağımsız inşaatlar, İstanbul için en büyük talihsizlik.



Dolayısı ile kazananlar yine İnşaat Sektörü ve Müteahhitler oluyor. Ne Şehrin hatları kazanıyor, ne de mülk sahipleri.

Bu Kentsel Dönüşümün acil tamamlanması maalesef mülk sahiplerin maddi olanaksızlıklarından riske atılıyor, adeta tıkanıyor.

Neden İnşaat projelerinde Avrupa'da olduğu gibi Kentsel dönüşüm İnşaatlarına 25 - 30 yıllık vadeli, çok düşük ya da faizsiz Krediler Daire sahiplerine verilmiyor?

Ölüm kalım meselesi olmuş bu konuda halen yönetimler Rantsal Dönüşüme çanak tutuyorlar.

Yeni Söylem:
İki kat fazlasına izin verin, Kentsel Dönüşüm mülk sahiplerine bedava olsun

Sıkış tepiş olmuş Mahallelere bina başına 6-8 daire eklendiğinde ortalama bina başına 4 Araba eklenecek demektir bu. Peki. 

Bina altındaki Garaj alanı belli, yani büyütmek imkansız. Ne olacak o zaman?
Evet - gitti o zorunlu "Barınak Alanı". Çünkü gereken ek Otopark alanı oradan çalınacak.

Ondan sonra ne olur? Aynen. Belediye'ye "gözünü kapa" parası verilecek. 

Hesaplara devam edelim.

Bir Sokakta 10 Bina bu şekilde yenilense, bu sokak başına

  • 200 - 300 insan daha, 
  • 50 - 80 araba daha demektir!

Mahallenin 30 Sokağında bu 

  • 6000 - 9000 insan, 
  • 1500 - 2400 araç daha demektir!

Bina başına 20-30 kişinin 

  • atık suyun artması, 
  • elektrik, 
  • doğalgaz, 
  • su tüketimlerin artması, 
  • altyapıların zorlanması, 
  • Mahalle sokaklardaki trafiğin artması anlamını taşıyor, 
  • Araba, Dolmuş, Taksi ve Servis gereksinimi de artacak vs. vs.

Bunun beraberinde 

  • ek kreş, 
  • ek Okul & öğrenci yükü, 
  • daha fazla Spor ve dinlenme alanı gereksinimini de beraberinde getiriyor.

Depremde zaten olmayan toplanma alanlarına sırf bu şekilde yenilenen tek bir binadan 20-30 kişi daha eklenecek!

Bu sürdürebilir bir çözüm değil! 

Bu sıkış tepiş olmuş Mahallelere sadece palyatif bir çözüm demektir.

Böyle oluşan yeni sorunlar zinciri de yine Belediyelere yani Devlete yıkılacak.

Üstte belirttiğim gibi faizsiz Kredi şartların uygun, ödenebilir 25 - 30 yıllık vadeler ile bu sorun çözülür, başka hiç bir şekilde sürdürebilir bir planlı Alternatif yok.

Dipçe:

Genelge + sıkı takip ile ek olarak Kentsel dönüşüm inşaatlarına mahsus Demir, Ytong, İzolasyon, Tesisat vb. Fiyatları 3 yıllığına yılda sadece bir kere olmak üzere Borsa'daki gibi günlük değil, Tefe/Tüfe üzerinden yükseltme zorunluluğu getirilebilir. Böylece Müteahhit de daha iyi hesap yapabilir, planlayabilir.

Başka türlü herhangi bir çözüm teşebbüsü sadece bir Rantsal Dönüşümün devamı demektir, ve gelmekte olan Depreme karşı hızlı ve sürdürebilir önlem anlamında hiç bir katkı sunmayacak, sağlıklı yaşama alanı oluşturmayacak!





Geçmiş Makaleler

Atatürk'ün Türk Tarih Tezi - Günümüzdeki Mücadele Üzerine

Savaşın çok boyutları var Silah ve Asker ile Savaş bitmiyor.  Ekonomik Savaş. Eğitim ve Kültürel Savaş. Soğuk Savaş. Süreç devam ediyor. Osmanlı'nın son demlerinde, Sanayi Devrimi dönemin 19.YY'ın ikinci yarısında sürekli arayışlarda olan Sömürge Devletleri ve onların Ekonomilerini şekillendiren Hanedanlar, Kültürel Savaş'ın ne kazanılması da ne kadar önemli olduğunu Afrika Kıtası işgalinde tespit ettiler. Üstün Irk, yönetici Kast konsepti mesela Hindistan'da keşfeden Britanya, özellikle Hindistan tecrübesi ile gelecek için Ana tehdit kültürünü erken tahlil ettiler. Nereye giderlerse gitsinler, bir Kültürün izleri hep önlerindeydi. Hatta Britanya'nın köklerinde bile bu Kültürün bulgularını fark eden bir Topluluk olarak tehdit belli: Türk Kavimleri. Bu Motivasyonla Propaganda ve Bilimi birleştirmeyi Hiristiyan Dini olgularından beri iyi bilen Britanya farklı dönemlerde farklı Kuramlar geliştirdi.  Hindistan'dan yola çıkarak  Aryen Göç Teorisi Hindu Germen Göç Teo...

İslam'ın Tarikatları ve 21. Yüzyıl Türkiyesi üzerine

Eğitimsel, psikolojik ve etik açıdan 'YOL ' gösterici, 'Toplumsal TREND' i olumlu (Devlet'in isteklerine uygun) yönlendirmeyi amaçlayan Tarikat olgusu ile, yaklaşık 600 yıl Atamanlı Devlet hatalarından ders çıkartarak "Laik Devlet" olarak yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nde  günümüzün durumu... Arama motorları ile konuyu tarıyorum. Cemaat, Tarikat, Tekke ya da Zaviye denilen ve en son AKP ile buna Vakıf kavramı ekleyerek bunun altında bozuk Demokrasimizde faaliyet gösteren ve ciddi boyuta gelmiş kuruluşların 21. Yüzyıl Türkiye'sinde neden bu kadar önem arz ediyor, onu Sosyologlar, Gazeteciler vs. araştırır, yazar çizerler, görevlerini faydalarını veya zararlarını anlatırlar falan filan... Kimse bunların sosyolojik gereksinimlerini "Bireysel Hürriyetler" ,  "Birey olma Hakkı " veya  "Eğitim Hakkı" ortamında Anayasal garantiye alınmış Haklar ışığında irdelemiyor, sorgulamıyor bile. Neden? Çünkü ne iyimser, ne de kötüms...

Araba Ticareti ve Vergilendirmeler hakkında...

 Sayın Kemal Kılıçdaroğlu toplumun çok önem verdiği bir konuyu ele aldı. Bu güzel. Bunu Cem Uzan da düzenli dillendiriyor , bunu unutmamak gerekiyor. Kaba bir taslak veriyor: ÖTV'ler Lüks olmayan otomobillerde inecek. Bu Üniversitelilere 'Vergisiz İlk Araba' modelinden sonra dikkate alınması ve acilen değişmesi gereken bir konu. Çünkü Şatafat / İsraf Politikası bitince, T.C.'nin mevcut kendi Demirbaşları kullanılmaya başlayınca,  her ay Yüz Milyonlarca TL Yandaş ve Akraba Müteahhit ve Filo Sahiplerine gitmeyince, Devletin gider bütçesi de haliyle devasa küçülecek. Yeni hükümetin tekrar Çankaya'ya geçişi ile ve böylece giderlerin kısılması ile yıllık masraflarda 5 Milyar TL düşüş beklenebilir - çünkü daha 2020 Sayıştay Raporuna göre 2,8 Milyar TL harcamış o Saray. Eh, TÜİK Enflasyonunu da ekleyin, aaaa bir de Asgari ücretler değişince diğer maaşlar da yükseliyor mesela, vs. vs. Kısaca Şatafat dönemin bitmesi ile devasa bir gider kısılması mutlak olacak tabii. O yüzd...

Hepinize Selamlar...

Bu Blog'da bazı kendi görüşmelerimi bildirmek istiyorum. Çünkü göründüğü gibi Türkiye'de yönetim değişmesinin Arifesinde. Ve gelecek olan İktidar mükemmel olacak mı? Elbette hayır. Olmayacak tabii: Ne kadar ortağın varsa, o kadar çok seslilik olacak. Böylece fikir tabanın genişlemesi olacaktıe zira bu Türkiye açısından daha doğru veya daha iyi bir sonuç yaratacağın Garantörü olmayacak. Gelecek İktidar en azından daha serbest ve daha az baskıcı olacağı kesin. Eh, hal böyle olunca da tespitler yazmak daha rahat, daha da ferah olacak... Eeeepinize Sevgiler & Saygılar.