Ana içeriğe atla

Araba Ticareti ve Vergilendirmeler hakkında...

 Sayın Kemal Kılıçdaroğlu toplumun çok önem verdiği bir konuyu ele aldı. Bu güzel. Bunu Cem Uzan da düzenli dillendiriyor, bunu unutmamak gerekiyor.

Kaba bir taslak veriyor: ÖTV'ler Lüks olmayan otomobillerde inecek. Bu Üniversitelilere 'Vergisiz İlk Araba' modelinden sonra dikkate alınması ve acilen değişmesi gereken bir konu.

Çünkü Şatafat / İsraf Politikası bitince, T.C.'nin mevcut kendi Demirbaşları kullanılmaya başlayınca,  her ay Yüz Milyonlarca TL Yandaş ve Akraba Müteahhit ve Filo Sahiplerine gitmeyince, Devletin gider bütçesi de haliyle devasa küçülecek.

Yeni hükümetin tekrar Çankaya'ya geçişi ile ve böylece giderlerin kısılması ile yıllık masraflarda 5 Milyar TL düşüş beklenebilir - çünkü daha 2020 Sayıştay Raporuna göre 2,8 Milyar TL harcamış o Saray. Eh, TÜİK Enflasyonunu da ekleyin, aaaa bir de Asgari ücretler değişince diğer maaşlar da yükseliyor mesela, vs. vs.

Kısaca Şatafat dönemin bitmesi ile devasa bir gider kısılması mutlak olacak tabii. O yüzden nerede, hangi kalemlerde en etkin DOLAYLI (!) Vergi iptalleri söz konusu olacak? Bu tespit ediliyordur - Ekonomiyi daha çok olumlu etkileyen branşlar olacak tabii. Örneğin

  • Araç Sektörü
  • Emlak Sektörü.
  • Beyaz Eşya ve Telekomünikasyon/Bilişim Sektörü
  • Eğlence Sektörü

Güncel olması ile Araç Sektörü 'nü ele alayım. 

Bir Almancı olarak on yıllarca başka bir Ülkede gelişmiş olan vergilendirme sistemi ile Araç piyasası altında yaşadım: bu ülke Almanya. Genel olarak izlemeye de devam ederim.

Burada bazı sorular DOĞRU çözülmezse DOĞRU bir yere varılamaz. O zaman soruları alalım:

  1. Hangi Araç Ekonomik, hangi Standart, hangi Lüks? Bu ÖTV'yi belirleyecek.
  2. Elektrikli, Hidrojenli ve Hibrit Araçların özel Statüsü nasıl desteklenecek / vergilendirilecek?
  3. Diğer Araç Vergilendirmeler neye göre yapılacak? Otoyol Ödemeleri ile bir temel pencerede alınacak mı?
  4. Gümrük Vergisi olayı ne olacak? Dışardan gelen Arabaların İthalat kriterleri nasıl olacak?
Tek tek bir bakalım bu konulara...

1. Eko - Standart - Lüks ve ÖTV

    Burada çok basit bir tanımlama yapılabilir. Bu, ne Tüketiciyi, ne de Sanayi'yi kasar
  1. <=1300cc Arabalar Ekonomiktir. ÖTV yok.
  2. <=2000cc ve yerli üretim Arabalar Standarttır (bu ayrım önemli). ÖTV yok.
  3. 2000cc - 2500cc Araçlara %50 ÖTV ödenmeli.
  4. 2500cc üstü Araçlar Lüks sınıfında ve %100 ÖTV ödemeli.
  5. 2. El Araç Satışlarda ÖTV indirimler Araç Motorların Euro Normlarına ve yaşlarına göre düşer.
    ÖTV'si Sıfır olan Araçların ikinci el Satışlarında ÖTV'si olamaz.
    5 Yaşından eski araç alım satımlarda ÖTV sadece Lüks Otomobillerden alınır, oran ise MTV'siz & KDV'siz Satış Fiyatın %10'udur.
Şimdi bazı sorular uçuşabilir. Mesela 'Neden 2 Ltr.'ye kadar Araç Standart olacakmış?' Bunun cevaplanması Mühendislik açısından daha mantıklı verilebilir.
Basit bir tanımlama vardır: Motorun Hacmi küçüldükçe, Devir yüksek seyir ettikçe ömrü o kadar azalır.
Yani Kaynak kullanma disiplininde bir Motorun ömrü ne kadar uzun ise Çevre için de o kadar iyi aslında. Bu motor üretim sayısını ve böylece Ekonomi için önemli olan tüketimi düşürmüyor mu? Evet. Ama olumlu, yani Çevreci anlamda. 
Kaldı ki 1600cc ile 2000cc motorların arasındaki Karbon Emisyon farkı çok cüzi.

2. Elektrikli, Hidrojenli ve Hibrit Araçların özel Statüsü nasıl desteklenecek / vergilendirilecek?

Şu Karbon Ayak İzi uyumluluğu Grafik'e bir bakalım:

Elektrik de görüldüğü gibi Enerji alışverişi ile 'Tüketici' sıfatında. Yani bu tür Enerji ile çalışan Araçlar Fosil Enerjiyi doğrudan tüketmese de dolaylı yollardan tüketme ihtimali büyük. Türkiye burada tecrübesi oldukça iyi olan AB Standartlarını yakalayabilir ve 'Euro - Norm' olarak yürürlüğe soktuğu konsept üzerinden gitmesi mantıklı. sonuçta Araba İhracatındaki Kriterler belirticidir...

Böylece Euro 1 - Euro 6 ile 'Diğerleri' arasında bir Araç Vergilendirme konsepti getirilmesi de mantıklıdır.

%100 Elektrikli Araçların Doğrudan Karbon Emisyonu olmadığından belli bir süre vergilendirilmemesi de mantıklı mesela. Bu düzenleme Araçların Pazar payına bakılarak her yıl kontrol edilir ve ona göre vergilendirme konseptler Elektrikli Araçlarda tekrar değerlendirilir.

Hibrit Araçlar ise dahili kullandıkları Jeneratör Motorların normal Euro Normuna göre ve kullanılan ek Enerji Tasarruf Teknolojilerin (mesela fren kullanımda Jeneratör özelliğini kullanarak Enerjinin tekrar Bataryalara geri iletilmesi gibi) oranına göre indirimli Vergi ödemeleri de mantıklı. Mesela Benzinli Versiyonu 100km'de 7Ltr. yakıt tüketen ve Hibritli versiyonu 3,5Ltr. tüketen Araç vergi indirimi uygulanmalı. Ne kadar tüketim tasarrufu ve düşük Emisyon, o kadar indirim.

Bu Vergi oranı, %100 Yakıt ile çalışan Araca göre, Hibrit Aracın MTV oranı %40'a kadar indirilmesi de mantıklı.

3. Diğer Araç Vergilendirmeler neye göre yapılacak? Otoyol Ödemeleri ile bir temel pencerede alınacak mı?

Daha evvel belirttiğim gibi Oto Sanayi'de İhraç amaçlı üretim ülkesi olmamızdan dolayı AB Standartları esas almamız mantıklı. Yani vergilendirme konsepti bunun üzerinden yürümesi mantıklı.
Bu Standartları Türk Normlarına çevrilmesi ve hatta değerlendirilmesi/iyileştirilmesi de Tasarı/planlama olarak TSE'ye devredilmesi ve TBMM tarafından denetlenmesi de Milliyetçilik esaslarına, saydamlık ve denetlenebilirlik esaslarına da uygundur.

Burada bir soru ekleniyor: Otoyol ücretleri Vatandaş ödüyorsa, bunu MTV'de bir şekil 'mükafatlandırılması' sadece hakkaniyetçiliktir. Bunun tasarısı da basit: Yıllık MTV değeri üstünden HGS / OGS ödemeleri yapılması durumunda MTV'ye %30 indirim uygulanır mesela.

4.Gümrük Vergisi olayı ne olacak? Dışardan gelen Arabaların İthalat kriterleri nasıl olacak?
Burada aslında net kurallar koymak gerekiyor.
  • %100 Türkiye'de üretilen Araçlara Gümrük Vergisi yok.
  • Kısmen ithal Parçaları olup Yerli Toplama Araçların Gümrük Vergisi, Piyasa fiyatının %30'dur (örn. TOGG).
  • İthal, Fabrika Çıkış Yakıtlı Araçların Gümrük Vergisi %75'tir.
    Hibrit Araçların Gümrük Vergisi %65'tir.
    %100 Elektrikli Araçların Gümrük Vergi oranı ise %50'tır.
    Bu oran her sene ilgili makamlarca değerlendirilip tekrar gereksinimlere göre düzenlenir.
  • 5 yaşından eski Araç ithal edilemez.
    >=1 yıllık Araçların Gümrük Vergisi, Yurt Dışı Döviz Birimin Satış fiyatının %50'dir.
    Bu oran, her yaş için %10 artıyor.
    5 yaşında, 8.000€ tutarında bir Araç böylece 16.000€ olarak Türkiye'ye girebilir.
    1 yaşında 10.000€ tutarında bir Araç 15.000€ olarak Türkiye'ye girer.
  • 2. El İthal Araçların Ek ÖTV oranları Motorların Euro Normları ve yaşlarına göre hesaplanır. Bu Hesaplama TSE tarafından yapılır.
    2. El Lüks İthal Araçların Ek ÖTV oranları Gümrük Vergisi oranındadır. 
  • 2. El Elektrik veya Hibrit Araçların İthalatı ve vergilendirme oranları, T.C.'de mevcut olan veya üretilen Akü veya Batarya mevcudiyetine bağlı Gümrük Vergiler belirlenecektir.
    İlke, yerli üretime göre düşük Gümrük Vergi oranlardan yükseltilir:
    - Bataryalar TSE Sertifikalı yerli üretiliyor mu? -> Düşük Gümrük Vergisi.
    - Bataryaların üretimi yok ama İthalatı var mı? Yüksek Gümrük Vergisi.
    - Bataryaların hem üretimi yok, İthalat eden Şirket yok? Araç girişi yasaklanır.
  • Kurumsal Oto İthalatını sadece MERSİS No.'lu, Gelir Vergisine Tabii Şirketler ve T.C. Vatandaşı yapabilirler. Bireyler, 24 Ayda birden fazla araç satışlarında Satın Alma & Satış Kontratları göstererek Karların %25'ini Vergi olarak ödemek durumundadır.
  • Yabancı uyruklu Vatandaşlar, araçları ile giriş yapmaları durumunda Araçların Şase numarası üzerinden satışı 5 seneliğine Bloke edilir, akabinde satış kriterleri T.C. 'de satın alınmış Araç gibi sayılır ve satılır, herhangi bir çıkış ve giriş zorunluluğu yoktur.
  • Satış için ithal edilen Araçların Muayenesi ve Egzoz Testleri Araç giriş Tarihinden 30 günden eski olamaz.


Şimdi konu konuyu açıyor tabii. Genelgelerin de, yasamanın standardizasyonların prensipleri de belli. 

Net olan bunlar unutulmamalı:
  • Devlet, kendi Ekonomisi ve Vatandaşı için elbette avantajlar sağlayacak ve - gelecek nesillerimiz için daha da önemlisi - Ekolojik kriterleri ön planda tutmak zorunda.
  • Devlet bu Pazardan kar gütmemeli, bunu ticari modele dönüştürmemeli. Üretim ve Yerel Üretimi destekleyen Rekabet Ekonomisinde Devlet Tüccarlığa girmemelidir.
Belki yetkililer buradaki bazı noktalar üzerinden düşünür, hatta kopya bile çekebilirler. Konu Türkiye Cumhuriyetimiz ise gerisi teferruattır.



Geçmiş Makaleler

İstanbul'da "Kentsel Dönüşüm" yok, "Rantsal Çökme" var

İstanbul'da harıl harıl Kentsel Dönüşüm adına binalar yıkılıp yenileri inşa ediliyor. Kullanılan malzemeler ve sağlamlığı açısından şu an bir şey demek zor. Deprem gösterecek elbette Müteahhitlerin güvenirliğini. Bahçe arazisine 6+ Kat Apartman İstanbul'da 800m2 ile 1500 m2 Arsalara eskilerde 3 - 4 katlı binalar vardı. Bunların yerine 80'lerde 6 - 8 katlık binalar inşa edildi - ve ediliyor.. Temeli %30 üzerine imar sınırlaması getirilince de "Karadeniz Uşaklarımızın"  (asıl meslekleri Duvarcı olan Müteahhit ordusu) 1. Kattan itibaren yapıların her tarafından 2m çıkmalar ile m2 alanını genişletiyorlar. Modern Şehircilikte toplu konutu Ada bazlı İnşaat Projelerdir -  onun   yerine bu tip bağımsız inşaatlar, İstanbul için en büyük talihsizlik. Dolayısı ile kazananlar yine İnşaat Sektörü ve Müteahhitler oluyor.  Ne Şehrin hatları kazanıyor, ne de mülk sahipleri. Bu Kentsel Dönüşümün acil tamamlanması maalesef mülk sahiplerin maddi olanaksızlıklarından riske atılıyor, ...

Atatürk'ün Türk Tarih Tezi - Günümüzdeki Mücadele Üzerine

Savaşın çok boyutları var Silah ve Asker ile Savaş bitmiyor.  Ekonomik Savaş. Eğitim ve Kültürel Savaş. Soğuk Savaş. Süreç devam ediyor. Osmanlı'nın son demlerinde, Sanayi Devrimi dönemin 19.YY'ın ikinci yarısında sürekli arayışlarda olan Sömürge Devletleri ve onların Ekonomilerini şekillendiren Hanedanlar, Kültürel Savaş'ın ne kazanılması da ne kadar önemli olduğunu Afrika Kıtası işgalinde tespit ettiler. Üstün Irk, yönetici Kast konsepti mesela Hindistan'da keşfeden Britanya, özellikle Hindistan tecrübesi ile gelecek için Ana tehdit kültürünü erken tahlil ettiler. Nereye giderlerse gitsinler, bir Kültürün izleri hep önlerindeydi. Hatta Britanya'nın köklerinde bile bu Kültürün bulgularını fark eden bir Topluluk olarak tehdit belli: Türk Kavimleri. Bu Motivasyonla Propaganda ve Bilimi birleştirmeyi Hiristiyan Dini olgularından beri iyi bilen Britanya farklı dönemlerde farklı Kuramlar geliştirdi.  Hindistan'dan yola çıkarak  Aryen Göç Teorisi Hindu Germen Göç Teo...

İslam'ın Tarikatları ve 21. Yüzyıl Türkiyesi üzerine

Eğitimsel, psikolojik ve etik açıdan 'YOL ' gösterici, 'Toplumsal TREND' i olumlu (Devlet'in isteklerine uygun) yönlendirmeyi amaçlayan Tarikat olgusu ile, yaklaşık 600 yıl Atamanlı Devlet hatalarından ders çıkartarak "Laik Devlet" olarak yola çıkan Türkiye Cumhuriyeti'nde  günümüzün durumu... Arama motorları ile konuyu tarıyorum. Cemaat, Tarikat, Tekke ya da Zaviye denilen ve en son AKP ile buna Vakıf kavramı ekleyerek bunun altında bozuk Demokrasimizde faaliyet gösteren ve ciddi boyuta gelmiş kuruluşların 21. Yüzyıl Türkiye'sinde neden bu kadar önem arz ediyor, onu Sosyologlar, Gazeteciler vs. araştırır, yazar çizerler, görevlerini faydalarını veya zararlarını anlatırlar falan filan... Kimse bunların sosyolojik gereksinimlerini "Bireysel Hürriyetler" ,  "Birey olma Hakkı " veya  "Eğitim Hakkı" ortamında Anayasal garantiye alınmış Haklar ışığında irdelemiyor, sorgulamıyor bile. Neden? Çünkü ne iyimser, ne de kötüms...

Hepinize Selamlar...

Bu Blog'da bazı kendi görüşmelerimi bildirmek istiyorum. Çünkü göründüğü gibi Türkiye'de yönetim değişmesinin Arifesinde. Ve gelecek olan İktidar mükemmel olacak mı? Elbette hayır. Olmayacak tabii: Ne kadar ortağın varsa, o kadar çok seslilik olacak. Böylece fikir tabanın genişlemesi olacaktıe zira bu Türkiye açısından daha doğru veya daha iyi bir sonuç yaratacağın Garantörü olmayacak. Gelecek İktidar en azından daha serbest ve daha az baskıcı olacağı kesin. Eh, hal böyle olunca da tespitler yazmak daha rahat, daha da ferah olacak... Eeeepinize Sevgiler & Saygılar.